29 Mayıs’ın Önemi ve Tarihî Bağlamı
İstanbul’un fethi, dünya tarihini köklü biçimde değiştiren ve Türk milletinin gurur kaynağı olan büyük bir zaferdir. Her yıl 29 Mayıs günü, bu anlamlı zaferin yıldönümünü çeşitli etkinlikler ve kutlamalarla anıyoruz. Peki, bugün ne günü? 29 Mayıs ne günü? İstanbul’un fethiyle ilgili tarihçe nedir? Bu soruların cevaplarını detaylıca inceleyeceğiz.
Resmî Tatil Durumu ve 29 Mayıs
Her yıl büyük bir coşkuyla kutlanan bu özel gün, 2025 itibarıyla resmî tatil listesinde yer almamaktadır. Yani, 29 Mayıs günü resmi tatil değildir. Ancak, tarihî ve kültürel önemi nedeniyle pek çok şehirde ve kurumda çeşitli etkinlikler ve anma törenleri düzenlenmektedir.
1453’te İstanbul’un Fethi ve Tarihçesi
29 Mayıs 1453, yalnızca bir şehrin değil, aynı zamanda Orta Çağ’ın sona erdiği ve Yeni Çağ’ın başladığı tarihi bir dönüm noktasıdır. Osmanlı Padişahı II. Mehmet, henüz 21 yaşında iken, Bizans İmparatorluğu’nun başkenti olan Konstantinopolis’i fethederek dünya tarihinin akışını köklü biçimde değiştirmiştir.
Fethin Hazırlık ve Stratejisi
Fatih Sultan Mehmet, kuşatma öncesinde çok titiz ve planlı bir hazırlık yapmış, büyük çaplı kuşatma toplarını döktürmüş ve donanmasını güçlendirmiştir. İstanbul’un güçlü surları, o dönemin en sağlam savunma sistemlerinden biri olarak bilinse de, Osmanlı ordusu büyük bir azimle kuşatmayı yürütmüştür. Ayrıca, gemilerin karadan Haliç’e indirilmesi, kuşatmanın seyrini değiştiren ve Osmanlıların zaferini pekiştiren önemli bir stratejidir.
Kuşatma Süreci ve Sonuçlar
İstanbul kuşatması, 6 Nisan 1453’te başlamış ve 53 gün boyunca devam etmiştir. 29 Mayıs sabahı, Osmanlı ordusu şehre girmiş ve surları aşarak İstanbul’u ele geçirmiştir. Son savunmayı yapan Bizans İmparatoru XI. Konstantinos, direnişine rağmen şehrin düşüşüne engel olamamış ve hayatını kaybetmiştir. Bu zafer, dünya tarihinde yeni bir çağın başlangıcı olmuştur.
Fetih Sonrası ve Tarihî Önemi
İstanbul’un fethi, sadece bir şehrin alınması değil, aynı zamanda Orta Çağ’ın kapanıp Yeni Çağ’ın başlaması anlamına gelir. Osmanlı Devleti, yeni sınırlarıyla büyük bir imparatorluk haline gelirken, İpek Yolu’nun kontrolü Osmanlıların eline geçmiştir. Bu durum, Avrupa’da coğrafi keşiflerin hız kazanmasına zemin hazırlamıştır. Ayrıca, İstanbul’un kültürel ve dini açıdan farklı milletlerin ve dinlerin barış içinde bir arada yaşadığı bir merkez haline gelmesi, şehrin tarihî önemini artırmıştır. Fetihten sonra İstanbul, Osmanlı’nın başkenti olarak yeni bir dönem başlatmıştır.