ABD Gümrük ve Sınır Koruma (CBP), Kara Yoluyla Tüm Yolcuların Yüzlerini Fotoğraflamayı Planlıyor
ABD Gümrük ve Sınır Koruma Servisi (CBP), ülkeyi kara yolu ile terk eden tüm yolcuların yüzlerini otomatik olarak tanıyıp kaydetmeyi amaçlayan yeni bir teknolojik girişimi duyurdu. CBP sözcüsü Jessica Turner, Wired ile yaptığı özel röportajda, bu yeni uygulamanın pasaportlar, vizeler ve diğer seyahat belgeleriyle eşleştirilen yüz fotoğraflarını kullanacağını belirtti. Bu gelişmeyle birlikte, sınır geçişlerindeki güvenlik seviyesi daha da artırılmak isteniyor. Ancak, yeni sistemin ne zaman devreye gireceği konusunda resmi bir açıklama yapılmadı.
Mevcut biyometrik sistemlerin bir devamı olarak görülen bu adım, ülkeye girişte kullanılan yüz tanıma teknolojisinin sınır kapılarında da kullanılmasını hedefliyor. CBP’nin yıllardır devam eden uygulamalarında, ülkeye giriş yapan yolcuların yüz fotoğraflarını çekip, resmi belgelerdeki görsellerle karşılaştırması zaten rutin hale gelmişti. Jessica Turner, kurumun kara sınır kapılarında çıkış şeritleri için de benzer bir biyometrik teknolojiyi hayata geçirmeyi planladıklarını açıkladı. Bu sayede, sınırdan çıkışlar sırasında da yolcuların kimlik doğrulama süreci daha hızlı ve güvenilir hale getirilecek.
Yüz Tanıma Teknolojisinin Yaygınlaşması ve Gelişimi
CBP, on yılı aşkın süredir ABD’den ayrılan yolcuların biyometrik verilerini toplamaya yönelik çalışmalarını sürdürüyor. 2016 yılında, Delta Havayolları ile ortaklaşa başlatılan pilot program kapsamında, Atlanta’daki Hartsfield-Jackson Uluslararası Havaalanı’ndan Tokyo’ya giden yolcuların yüz fotoğraflarını toplamaya başlamıştı. Bu uygulama, zamanla 57 büyük havaalanını kapsayacak şekilde genişledi ve yoğunluğu artan sınır kapılarında yüz tanıma teknolojisinin kullanımı hızla yaygınlaştı.
Bugün, Los Angeles, Dallas-Fort Worth ve New York JFK gibi büyük ve hareketli havalimanlarında, CBP’nin yüz tanıma teknolojisi aktif olarak kullanılıyor. Yetkililer, bu sistemlerin sınır güvenliğini sağlama konusunda oldukça faydalı olduğunu düşünüyor. CBP’nin saha operasyonları ofisinden John Wagner, kurumun resmi açıklamasında, yüz tanımanın kullanıcılar açısından oldukça sezgisel ve pratik olduğunu vurguladı. Wagner’a göre, yolcular kameraların önünde poz vermek veya ek biyometrik yöntemlerle uğraşmak zorunda kalmadan, doğal akış içinde kimliklerini doğrulayabiliyorlar. Iris taramaları veya parmak izi gibi diğer biyometrik yöntemlerin ise daha karmaşık ve hata yapma olasılığı yüksek olduğu için, yüz tanıma teknolojisinin tercih edilmesi oldukça mantıklı bulunuyor.
Geleceğe Yönelik Güvenlik ve Teknolojik Gelişmeler
CBP, bu gelişmelerle birlikte sınır güvenliğini önemli ölçüde güçlendirmeyi hedefliyor. Ayrıca, teknolojinin etkin kullanımı sayesinde, hem güvenlik hem de kullanıcı deneyimi açısından büyük avantajlar sağlanacak. Bu yeni adımlar, ABD sınırlarında güvenlik ve teknolojinin kesiştiği noktada atılmış önemli ve cesur bir adım olarak öne çıkarken, aynı zamanda dijital gözetim alanında da tartışmaları beraberinde getiriyor.