Amazon geçen hafta Melania Trump hakkında bizzat ABD’nin yeni first lady’si tarafından hazırlanan bir “perde arkası” belgeseli yayınlamayı planladığını duyurdu. Teknoloji devinin Donald Trump’ın yemin töreni komitesine 1 milyon dolar bağışlamasından ve töreni Amazon Prime üzerinden canlı yayınlamayı taahhüt etmesinden birkaç hafta sonra gelen bu özel anlaşma için şirketin 40 milyon dolar ödediği bildirildi.
Kasım ayındaki başkanlık seçimlerinden önce Amazon’un kurucusu Jeff Bezos da sahibi olduğu Washington Post gazetesinin Trump’ın Demokrat rakibini destekleme kararını engellemişti. Bezos seçimden kısa bir süre sonra Trump’ın “yasal düzenlemeleri azaltma konusundaki enerjisi” hakkında olumlu konuştu ve yeni başkanla Mar-a-Lago’daki malikanesinde akşam yemeği yedi.
Teknoloji milyarderleri, finansçılar ve ABD’nin en tanınmış tüketici gruplarından bazılarının liderleri, Trump’ın seçim zaferinin ardından daha muhafazakar bir “zeitgeist” yani çağın ruhuna uyum sağlamak için yarışıyor.
CEO’ların Trump’ı görmek için Florida’ya akın etmesi, yapılan bağışlar ve onun yakın çevresindeki insanlarla iş yapma çabası gibi bazı hamleler, sevmediği şirketlere ve yöneticilere saldırmakla nam yapmış bir adamın gözüne girmek için tasarlanmış gibi görünüyor. Ancak seçimler, bir yandan da daha muhafazakar sosyal ve siyasi duruşlara ve sınırsız kapitalizmin benimsenmesine doğru daha geniş çaplı bir kayışı da hızlandırdı.
Şirketler çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık departmanlarını lağvediyor, ırksal çeşitlilik yardım kuruluşlarına verdikleri desteği kesiyor ve iklim değişikliği gruplarından çekiliyorlar. Ayrıca “woke” olarak algılanabilecek her şeyi kamu açıklamalarından, kurumsal belgelerden ve reklamlardan temizliyorlar. (Oksijen’in notu: “Woke” kelimesi, toplumsal konulara duyarlı, gerçeklerin farkında olan kişi anlamına geliyor. Kelime anlamı olumlu olsa da yıllar içinde bu ifade sol ve liberal görüşlere yakın kişileri aşağılamak için kullanılmaya başlandı.)
Zuckerberg’in U dönüşü
Seçimler bazı üst düzey yöneticilerin vergi indirimlerinden geleneksel cinsiyet rollerine kadar muhafazakar politikalar lehine konuşmaya başlamasına neden oldu. Goldman Sachs ve Twitter’ın eski DEI (çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık) yöneticilerinden Trier Bryant “Bu siyasi iklimde muhafazakar baskılar oluştu ve insanlar bir yönetim değişikliği bekliyorlar” diyor.
Geçtiğimiz hafta Facebook, Instagram ve WhatsApp’in sahibi Meta’dan tüm bu gelişmelere aynı anda örnek teşkil edecek hamleler geldi. Şirket içerik moderasyon politikalarını değiştirdi, uzun süredir Trump’ın dostu olan Ultimate Fighting Championship’in CEO’su Dana White’ı yönetim kuruluna kattı, yöneticileri ve tedarikçileri arasında ırk ve cinsiyet çeşitliliğini artırma hedeflerini geriye çekti.
Kurucu Mark Zuckerberg daha sonra seçimlerde Trump’ı destekleyen Joe Rogan’ın sunduğu bir podcast’e katılarak “kültürel olarak kısırlaştırılmış” şirketlerin yükselişinden yakındı. Zuckerberg “Bence saldırganlığı biraz daha fazla kucaklayan bir kültürün kendine has ve gerçekten olumlu değerleri var” dedi.
Liberal politikacılar ve yatırımcı aktivistler dehşete düşmüş durumda. New York Belediyesi yetkililerinden sürdürülebilir yatırım savunucusu Brad Lander “Şirketlerin Trump’a boyun eğmesi son derece üzücü. Tarih boyunca bunun pek çok örneğini gördük. Demokrasi ve temel haklar zaman içinde işte böyle zayıflatılıyor” diyor. Ancak şirketler, yöneticiler ve analistler, değişikliklere yol açan nedenlerin karmaşık olduğunu, yeni başkana yaranma arzusundan çok daha ötesini yansıttığını iddia ediyor.
“Önemli olan büyüme”
Birçokları için yeni yönetim, Joe Biden döneminde yürürlüğe konan bazı sıkı kuralları geri almak, vergi ve düzenleme politikalarını kendi lehlerine bükmek adına iyi bir fırsat sunuyor. Goldman Sachs’ın CEO’su David Solomon, kısa bir süre önce yeni Trump yönetimini “büyüme odaklı bir kural kitabına sadık kaldığı” için övdü.
Teknoloji liderleri Trump’a ve muhafazakar değerlere yönelik önemli jestler yaparak arayı düzeltmek için önleyici bir çaba içine girdiler. Apple’dan Tim Cook, Google’dan Sundar Pichai ve OpenAI’den Sam Altman, Meta’dan Zuckerberg ve Amazon’dan Bezos’a katılarak Trump’ın açılış fonuna birer milyon dolar bağışta bulundu. Pichai de Mar-a-Lago’ya uçtu. Trump daha önce Google’ın kendisi hakkındaki olumlu haberleri gizlemek için “hile yaptığını” iddia etmişti.
Yale School of Management’ta liderlik çalışmalarından sorumlu dekan yardımcısı Jeffrey Sonnenfeld “Bu, teknoloji yöneticilerinin güven ve omurga eksikliğinin bir ifadesidir” diyor. Finans sektöründe Trump’ın seçilmesinden bu yana en görünür değişim, iklim değişikliği konusunda yaşandı. Tüm büyük Wall Street bankaları ve bazı büyük para yöneticileri, karbon emisyonlarını azaltmak için finansal güçlerini kullanmak isteyen sanayi gruplarından ayrıldı.
Daha önce sürdürülebilir yatırımlara destek verdiği için muhafazakar soruşturmalara ve davalara hedef olan BlackRock, geçen hafta Net Sıfır Varlık Yöneticileri girişiminden ayrılmasına gerekçe olarak açıkça yasal sorunları gösterdi.
Dil de değişti
Wall Street’teki insanların konuşma ve etkileşim biçimleri bile değişiyor. Bankacılar ve finansçılar, Trump’ın zaferinin “woke doktrin”den rahatsız olan ve genç meslektaşlarını, kadınları, azınlıkları ya da engellileri rencide etmemek için kendilerini sansürlemek ya da dillerini değiştirmek zorunda hissedenleri cesaretlendirdiğini söylüyor.
Üst düzey bir bankacı “Kendimi özgürleşmiş hissediyorum. ‘İptal kültürü’ mağduru olma korkusu olmadan “geri zekalı” diyebiliyoruz … Bu yeni bir şey” diyor.
Bazı Wall Street’çiler de daha geniş sosyal hedeflere onay vermeden para kazanma fikrini sevinçle karşılıyor. İçlerinden biri “Çoğumuz yalakalık yapmak zorunda değiliz çünkü Trump gibi biz de Amerika’yı ve kapitalizmi seviyoruz” diyor.
Bu arada tüketiciye dönük gruplar, Target ve Bud Light’ın eşcinsel ve transseksüelleri kucaklayan pazarlaması nedeniyle karşılaştığı türden boykotları tetiklememek adına “woke” görünmekten kaçınmaya giderek daha fazla dikkat eder hale geldi. Bu tepki, seçimlerden çok önce başlamıştı. Ancak sağa kayış o kadar hızlı oldu ki bazı gruplar hazırlıksız yakalandı.
Kapsayıcılık mı? O da ne?
Bir diğer büyük kurumsal değişim, özellikle Yüksek Mahkeme’nin Haziran 2023’te ırk temelli üniversite kabullerinin kullanılmasına karşı verdiği karardan bu yana çeşitilik, eşitlik ve kapsayıcılık çabalarında yaşandı. Harley-Davidson, Ford ve Molson Coors gibi şirketler, karardan sonraki aylarda kurumsal çeşitlilik çalışmalarını geri çekmeye başladı, Trump’ın seçim zaferinden sonra bu adımlar sele dönüştü.
Walmart tedarikçi sözleşmelerinde ırk ve cinsiyeti göz önünde bulundurmayı bıraktı, personel için ırksal eşitlik eğitimine son verdi ve George Floyd protestolarının ardından 100 milyon dolarlık bir taahhütle kurduğu Irksal Eşitlik Merkezi’nin fonunu sonlandırdı. McDonald’s geçen hafta kadın ve beyaz olmayan yöneticiler için yüzde hedeflerini düşürdü, tedarikçilerinden DEI taahhüdü imzalamalarını istemeyi bıraktı ve çeşitlilik ekibini artık Küresel Kapsayıcılık Ekibi olarak adlandıracağını söyledi.
Her iki şirket de yasal sorunların yanı sıra değişen koşullara da işaret etti. McDonald’s kapsayıcılık konusunda kararlı olduğunu söylerken “gelişen bir ortamdan” bahsetti. Walmart değişen yaklaşımının “tüm Amerika’yı temsil eden çalışanlarımız ve müşterilerimizle birlikte değişmeye istekli olduğumuzu gösterdiğini”’ söyledi: “Bir yolculuğa çıktık ve mükemmel olmadığımızı biliyoruz ancak her kararımız aidiyet duygusunu geliştirmek istediğimiz bir yerden geliyor.”
Kaynak: https://www.ft.com/content/cf876b19-8c69-498b-95f5-d018618d99ec