Nöbetçi Eczaneler
Denizlerin Gizemli Savaşçıları: Et Ayaklı Fırtına Kuşları
Avustralya’nın berrak ve masmavi kıyılarında, denizlerin derinliklerinden gelen ilginç ve şaşırtıcı bir olay yaşanıyor. Bu bölgenin simgelerinden olan et ayaklı fırtına kuşları, denizden beslenirken aslında yeni bir tehlikeyle karşı karşıya kalıyorlar. Bu kuşlar, güçlü gagaları ve keskin gözleriyle tanınırken, son zamanda duydukları sesler ise onları hayrete düşürüyor: Çatur çutur gelen, plastik atıkların gürültüsü.
Bu garip seslerin kaynağı, kuşların denizden topladıkları ve midelerine attıkları plastik atıklar. Artık denizler, plastik torbalar, pet şişe parçaları ve çeşitli atıklarla dolup taşıyor. Kuşlar, parlak ve renkli plastikleri deniz canlısı sanıp yutmaya alışmış durumda. Üstelik bu durum sadece yetişkinlerde değil, yavru kuşlarda da yaygın. Bilim insanları, yavruların midelerinde, denizdeki mikro plastikleri fark ettiklerinde şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar. Bir araştırmada, sadece 80 günlük bir deniz kuşu yavrusunun midesinde 778 adet plastik parçası bulunmuştu. Şimdi ise, her kuşun midesinde en az 50 veya daha fazla parça olduğu tahmin ediliyor.
Tehlike Gün Geçtikçe Artıyor
Bu plastik istilası, yalnızca kuşların sağlığını tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda onların neslini de tehlikeye sokuyor. Çünkü plastik, kuşların toplam vücut ağırlığının %10’una kadar ulaşabiliyor ve bu da onların gerçek yiyecekleri tüketmesini engelliyor. Beslenemeyen yavru kuşlar ise, açlık ve toksik etkiler nedeniyle yaşamlarını yitiriyorlar. Bu durum, ekosistemde ciddi bir dengesizlik yaratıyor ve deniz yaşamını tehdit ediyor.
Bilim insanları, hayatta kalan yavruların midelerini yıkayarak plastikleri kusmasını sağlamaya çalışıyorlar. Bu yöntem, geçici de olsa kuşların hayatını kurtarabiliyor. Ancak, denizlerdeki kirlilik devam ettiği sürece, kuşlar plastik yemeye ve yavrular da ölüme terk edilerek, bu trajedi devam edecek. Denize atılan her plastik parçası, bu güzel ve zarif kuşların yaşamını tehdit eden gizli bir tehlike haline geliyor ve bu sorunu çözmek, hepimizin ortak sorumluluğu haline geliyor.