38. Olağan CHP Kurultayı ve Hukuki Tartışmalar
4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleşen CHP 38. Olağan Kurultayı, çeşitli hukuki tartışmalara ve mahkeme kararlarına konu oldu. Bu süreç kapsamında, kurultayın iptali ve yetkili kurulların görevden alınması talebiyle açılan davanın ikinci duruşması, Pazartesi günü mahkeme salonunda görüldü. Mahkeme, savunmaların ardından ihtiyati tedbir taleplerini reddetti ve CHP Genel Merkezi’ne müzekkere yazarak 4-5 Kasım’daki tüzük ve kurultay belgelerinin istenmesine karar verdi. Ayrıca, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmadaki tüm evrakların temini sağlandı. Bir sonraki duruşmanın 30 Haziran 2024 tarihinde yapılması öngörülüyor.
İlginç bir gelişme olarak, CHP’den ihraç edilen eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile birlikte, birkaç delege ve eski yöneticinin de aralarında bulunduğu kişiler, farklı mahkemelerde aynı konuda dava açtı. Bu davalar, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde birleştirilerek, taraflar arasında hukuk mücadelesi devam etti. Davalarda, CHP vekillerince sunulan cevap dilekçeleri okundu; dilekçelerde, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı ve hukuki menfaatlerinin olmadığı öne sürüldü. Ayrıca, kurultayın iptali amacıyla açılan davanın, usulsüzlük ve hukuka aykırılık taşımadığı vurgulandı. Buna ek olarak, müzekkereye Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın henüz yanıt vermediği belirtildi.
Mahkeme Sürecinde Savunmalar ve Tartışmalar
İlk olarak söz alan avukat Onur Üregen, mahkemede yaptığı açıklamada, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmanın, “Kurultay’ın iradesinin sakat olduğunu” kanıtladığını iddia etti. Üregen, “Dosyanın ciddiyeti ve toplumsal etkisi göz önüne alındığında, yargılamanın hızla sonuçlandırılması hukuk güvenliği açısından elzemdir” diyerek, yargı sürecinin hızlandırılmasını talep etti. Ayrıca, soruşturmanın, CHP’nin iç işleyişine ve kurultay iradesine doğrudan müdahale ettiği görüşünü dile getirdi.
Kararın Yüksek Mahkeme ve YSK Yetkisinde Olduğu Vurgusu
CHP’nin avukatlarından Çağlar Çağlayan ise, kurultayın iptal edilmesinin siyasi partiler hukukuna aykırı olduğunu belirtti. “Kurultaylarda yapılan seçimler ve sonuçları hukuken geçerlidir. Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’nun görevi, kurultay başvurularının usule uygunluğunu denetlemek ve karar vermektir. Mahkeme değil, YSK bu konuda yetkilidir. Dolayısıyla, mahkemelerin bu konuda karar vermesi hukuken uygun değildir” şeklinde konuştu. Ayrıca, davada somut bir delil bulunmadığını ve davanın reddedilmesi gerektiğini ifade etti.
CHP’nin Hukuki ve Siyasi Tartışmaları
CHP adına mahkemede savunma yapan avukat Mehmet Can Keysan ise, “Dava konusu olaylar hakkında somut ve yeterli delil bulunmamaktadır. Ayrıca, kurultayın yenilenmesine dair herhangi bir usulsüzlük tespit edilmemiştir. Bu nedenle, tüm davaların reddi en doğru karardır” dedi. Genel Başkan Özgür Özel ise, süreç odaklı bir duruşma sürecinin yürütüldüğünü belirtti ve şunları söyledi: “Bu mahkemeler, CHP’yi tartıştırmaya ve karıştırmaya çalışanların işine yarıyor. CHP’nin kurultayı, herkesin gözü önünde gerçekleşti; her şey açık ve şeffaftır. Suçlamalar ve iddialar, kanıt değil, sözde iddialardır. En sonunda adalet yerini bulur ve biz bu sürecin sonucuna güveniyoruz.”
Mahkemeden Sonraki Açıklamalar ve Siyasal Yorumlar
Mahkeme sonrası, CHP Parti Meclisi Üyesi ve Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal duruşmanın ardından yaptığı açıklamada, “Dava dilekçesinde, davacı tarafın avukatı açıkça ‘Bu düzen, kamu düzeni’ ifadesini kullandı. Bu, davanın siyasi amaçlı olduğunu gösteriyor” dedi. Tanal, davanın, CHP’nin iç işleyişine değil, tamamen “AKP’nin düzenini bozmak” amacıyla açıldığını ileri sürdü. “Bu dava, gerçek anlamda bir kumpas ve siyasi operasyon. Amaç, CHP’nin kurultayını engellemek ve iktidarını zayıflatmak. Bu nedenle, bu davanın, AKP ile ilişkili ve onların güdümünde olduğu açıktır” diyerek sözlerini tamamladı.