Ana Sayfa Arama Galeri Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
Sosyal Medya

El Şara: Ankara’ya söz verdim: Suriye’de PKK’ya yer yok

Suriye’nin yeni lideri Ahmed el Şara, The Economist yöneticileriyle yaptığı röportajda “Suriye’nin PKK için bir üs olmayacağına dair Türkiye’ye söz verdiğini” açıkladı. El Şara “Demokrasi mi şeriat mı?” ve “Kadınların hakları ne olacak?” gibi soruları Şam’daki büyük ve boş sarayında yanıtladı

Suriye'nin yeni lideri Ahmed el Şara, The Economist yöneticileriyle yaptığı

The Economist: Beş yıl sonra ülkenizin nasıl bir yer olmasını bekliyorsunuz?
Ahmed El Şara: Öncelikle Suriye’nin 54 yıl boyunca eski rejim tarafından yönetildiğini unutmamak gerekiyor. Bu süreçte birçok felaket yaşadı. Birçok sektör neredeyse yok edildi. Çünkü rejim ülke için ekonomi inşasıyla değil zenginliklerimizi çalıp yasadışı yollarla ihraç ederek kendisi için para biriktirmekle ilgileniyordu.

Önümüzdeki beş yıldaki ilk aşama devleti yeni ve modern temeller üzerine baştan inşa etmek olacak. Adaleti ve istişareyi teşvik eden, toplumun tüm kesimlerinin yönetime katıldığı bir ülke olacağız. Eski rejim döneminde Suriye siyasette ve dış politikada son derece izoleydi. Rejimin Lübnan’a müdahalesi doğru değildi. Neticede rejim Lübnan’dan ayrılırken arkasında Hizbullah’ı bıraktı. Hizbullah’ın Lübnan’daki olumsuz yönetimi sonrası şiddet tırmandı ve topyekun savaşa dönüştü.

Rejim Ürdün’ü doğrudan uyuşturucu ihracatıyla hedef aldı. Irak’a ise gerek Saddam Hüseyin döneminde gerekse Amerikan işgalinden sonra uzun süre uzak kaldı ve hep sorun çıkardı. Türkiye’nin de eski rejimle ciddi problemleri vardı. Körfez ülkeleri ise İran’ın Suriye’deki varlığından olumsuz etkilendi. Avrupa ülkeleri de eski rejimin kendilerine mülteci göndermesinden olumsuz etkilendi. Rejim maddi kazanç için Avrupa ülkelerine insan kaçakçılığı yapıyor, insanları kasıtlı olarak yerinden ediyordu.

Suriye’de ciddi, hızlı ve etkili adımlar atmayı gerektiren birçok mesele var. En önemli adım ise ülke içindeki Suriye halkının birleşmesi. Bizim en büyük sermayemiz bu birliktelik ve bunu başardık. Şam’a savaşarak girmiş olsak da bu savaş merhamete ve bağışlayıcılığa dayanıyordu. Şam’a giriş tarzımız toplumsal barışı oluşturmakta önemli rol oynadı. Ekonomik rehabilitasyon üzerinde çalışıyoruz. Ülkedeki silahları kontrol etme konusunda güvenlikle ilgili zorluklar yaşasak da bu konuda epey aşama kaydettik. Sadece Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kontrolündeki bölgede ve Kuzeydoğu Suriye’de PKK tarafından işgal edilen topraklarda sorun var. Onlarla da müzakere halindeyiz ve çatışma yaşanmadan çözüm bulmayı umuyoruz.

Devrim mi darbe mi?

Modern ve kapsayıcı bir Suriye’den bahsediyorsunuz ama iki gün önceki toplantınızda çekilen fotoğraflar pek de öyle görünmüyordu. Üzerinizde üniforma, etrafınızda askeri liderler vardı. Açıkçası demokratik bir devlet kuruluyor gibi değil de askeri darbe olmuş gibiydi. Ben mi yanlış değerlendiriyorum?
O buluşma, rejimin devrilmesine katkı veren tüm devrimci grupları bir araya getiriyordu. Bildiğiniz gibi rejim siyasetle değil savaşla devrildi. Bunun sebebi rejimin önerilen bütün siyasi çözümlere kapıyı kapatmış olmasıydı. Kendisine sunulan tüm bölgesel ve uluslararası fırsatları reddetti. İnsanların askeri eylemden başka seçeneği kalmadı. Rejim askeri harekatla düşünce Suriye’nin içişlerine karışmaya meraklı birçok aktör ortaya çıktı. Hukuk uzmanları bize uluslararası teamüller gereği devrimde zaferi elde eden tarafın başkanı seçme yetkisine sahip olacağını söyledi. Burada zafer askeri güçlerden geldiği için ben de duruma uygun davrandım. Üstelik rejimi deviren savaşın komutanıydım. Dolayısıyla buna uygun giyinmem ve davranmam gerekiyordu çünkü toplantı esasen Askeri Harekat Yönetimi ve rejimin devrilmesine katkı veren askeri gruplar içindi. Ancak ülkenin askerler tarafından yönetileceği yönünde bir mesaj değildi.

Seçim neden geciktiriliyor?

Dün gece bir yol haritası çizerek özgür ve adil seçimler yapılana kadar geçici hükümetin başta kalacağını söylediniz. Seçimlerin ne zaman yapılmasını bekliyorsunuz?
Öncelikle son 14 yılda Suriye halkının neredeyse yarısının ülkeden ayrılıp başka ülkelere gittiğini görmeliyiz. Giden insanların çoğunun burayla hukuki bağı kalmadı. Devlet kayıtlarına girmeyen çok sayıda doğum ve ölüm var. Suriye vatandaşlığını bırakıp yeni vatandaşlık alanlar var. O günlerde eski rejimin varlığından dolayı bunu önemsemiyorlardı.

Ayrıca şu ana kadar Suriye devletinin kontrolüne alamadığı büyük bir alan var. Yüksek nüfuslu bu bölge SDG’nin kontrolünde. Üstelik 15 yıldır Suriye’de gerçek anlamda istatistik tutulmadı. Kimse Suriye nüfusunu, bunun ne kadarının genç erkeklerden oluştuğunu ve seçmen sayısını bilmiyor. Şu an birçok veriden yoksunuz. Dolayısıyla şu an yapılacak bir seçim doğru temellere oturamaz.

Özgür ve adil seçimlerin yapılabilmesi için Suriye’nin nüfus sayımına, yurtdışında yaşayan insanların geri dönmesine, elçilikler açmaya ve halkla kanuni ilişkisini yeniden tesis etmeye ihtiyacı var. Dahası ülke içinde yerinden edilen veya komşu ülkelerdeki kamplarda yaşayan birçok insan, mülteci komisyonları tarafından kaydedilmemiş durumda. Danıştığım uzmanlar bu süreci tamamlamanın en az üç dört yıl alacağını söylüyor.

Devlet başkanı da seçimle mi gelecek?
Elbette.

Farklı siyasi partiler katılabilecek mi?
Bu benim karar verebileceğim bir şey değil. Anayasa komitemiz anayasa taslağı üzerinde çalışıyor. Komitede son derece yetkin ve güvenilir uzmanlar var.

Peki Suriye gerçekten bir demokrasi olacak mı?
Bölgemizde demokrasinin farklı tanımları var. Demokrasi ülkeyi kimin yöneteceğine ve parlamentoda kendilerini kimin temsil edeceğine halkın karar vermesi anlamına geliyorsa evet. Suriye bu yönde ilerliyor.

Yeni anayasanın birkaç yıl alacağını söylediniz. Bu süreçte mahkemeler ve yargı medeni kanuna göre mi yoksa şeriata göre mi faaliyet gösterecek?
Öncelikle bir anayasal beyannameyle devletin kimliğini, biçimini, geleceğini ve benzer önemli meseleleri tanımlayan ilkeler ortaya konulacak. Ayrıca bir yargıtay olacak. Mahkemelerde devam eden 150 bin dava var. Çıkarılacak her yasa geçici parlamenter meclisin onayına sunularak kanunlaşacak. Anayasa mahkemesi olacak. Keyfi bir süreç olmayacak. Devlet başkanı da belli bir yasanın geçirilmesini isteme yetkisine sahip olmayacak.

Peki bu yasanın şeriat olması mümkün mü?
Orası uzmanlara kalmış. Onay verirlerse benim işim uygulamak. Onay vermezlerse de onlar ne karar verirse onu yürürlüğe koyacağım.

“Kadınlar isterse çalışabilir”

Hükümetinizde kadınların anlamlı bir rolü olacak mı? Gerçek iktidardan uzak göstermelik roller dışındaki makamlardan bahsediyorum.
İslami düzende kadınların rolü zaten vardır. Muhafazakar İslami düzende kadınlara rol olmadığını söyleyen, İslam’ı doğru anlamamıştır. Elbette toplumun yarısı kadınlardan oluşuyor. Şu an üniversitelerde görev yapanların çoğu kadın. Emek piyasasında da çok sayıda kadın mevcut. Suriyeli kadınlar halihazırda çalışıyor ve bir kadın çalışmak istiyorsa emek piyasası ona açık olacak.

Beş gündür Suriye’deyim ve birçok kişiyle görüştüm. İş insanları başta olmak üzere çoğu insan hep aynı endişeyi dile getiriyor. İktidarı çok fazla merkezde topladığınızı, Suriye’yi de İdlib’i yönettiğiniz gibi yönetmeye kalktığınızı söylüyorlar. Bu haklı bir eleştiri mi?
Öncelikle İdlib’de Suriye’deki tüm toplulukların mensupları vardı. Yerinden edilmiş en çok Suriyelinin bulunduğu yerdi. İlk aşamada devletin çökmesini önlemek için İdlib’deki geniş ekibimizle çalıştık. Ben sadece askeri güçle buraya gelmedim. Hijyen, eğitim, sağlık, spor ve diğer alanlarda çalışan insanları içeren sivil bir güç olarak geldim. Üç ay sonra daha fazla çeşitlilik içeren bir hükümet olacak.

Bu çok yakın bir tarih. Mart başında başlıyor. O zamana kadar hükümetiniz genişleyecek mi?
Evet, bir ay sonra böyle olacak.

Kürtlere federal bölge yok

Kuzeydoğudaki Kürt bölgesi hakkında ne düşünüyorsunuz? SDG ile görüşmeler durmuş gibi. Kürtlerin istediği federal sisteme izin verecek misiniz? Çatışma ve yeni bir iç savaş riski var mı?
Öncelikle Suriye’de federal sistem halktan kabul gören bir şey değil. Gelecekte de böyle bir sistemin Suriye’nin yararına olacağını sanmıyorum çünkü topluluklarımız federe yapıyı uygulamaya alışkın değil. İsmi federasyon olsa da insanlar bunu tam bağımsızlık gibi görecektir. Üstelik bölgede SDG yönetimini kabul etmeyen bir Arap çoğunluk var. Kuzeydoğudaki bazı yabancı hizipler ise Türkiye ile uzun zamandır çatışma halinde ve Suriye’nin komşularına zarar veren bir platforma dönüşmeyeceği konusunda bütün devletlere güvence verdik. Böyle bir sözümüz var. Dahası, Türkiye Kuzeydoğu Suriye’deki PKK varlığından son derece endişeli. Burada kapsamlı bir operasyona hazırlanıyordu ama müzakerelere imkan tanımaları için beklemelerini rica ettik. Ayrıca buradaki Arap unsurlardan da kamuoyu baskısı var. Bölgedeki SDG hakimiyetinin devrilmesini ve Suriye devletine katılmayı istiyorlar.

SDG de federal sisteme yönelik çağrı yapmadı çünkü şu an Suriye’de bunun mümkün olmadığını biliyor. Bilakis devlete katılmaya ve ordularını devlete entegre etmeye hazır olduklarını açıkladılar. Ama prensipte anlaşsak da detaylar henüz görüşülüyor. Anlaşma için biraz daha zamana ihtiyaç var.

Anlaşma olacak mı? Sadece detaylar mı kaldı?
Hemen o kadar iyimser olmayalım. Müzakere sürecine giriyoruz ve umarım meseleleri hiçbir hasara yol açılmadan barışçıl şekilde çözeceğiz.

Trump yönetiminin Suriye’deki askerlerini çekeceği yönünde haberler geliyor. Bu sizin için olumlu bir gelişme sayılabilir mi?
Yeni Suriye devletini düşündüğümüzde hiçbir yasadışı askeri varlığın sürmemesi gerektiğine inanıyorum. Egemen bir devlette başka ülkenin askerleri ancak belli anlaşmalar uyarınca bulunabilmeli ve bizimle ABD arasında böyle bir anlaşma yok. Şu an Rus askeri varlığını da değerlendiriyoruz. Onlarla anlaşıp anlaşmayacağımız belli değil. Ama her halükarda her askeri varlık ev sahibi ülkenin rızasına bağlı olmalı.


The Economist, Ahmed El Şara röportajıyla birlikte bir de makale yayınladı “Savaş ağası mı, cihatçı mı, ulus kurucu mu?” alt başlığıyla verilen makalenin bazı bölümleri şöyle:

Konuşurken etrafında çoğunlukla İdlib emirliğinden gelen küçük bir danışman grubu vardı. Bunun dışında, Beyaz Saray’ın altı katı büyüklüğündeki mağara gibi saray boştu.

El Şara başkanlığını ilân ettiğinde, isyancı liderlerin önünde dururken askeri kıyafetler giymişti. Ertesi akşam ise siyah takım elbiseli ve yeşil kravatlı bir sivil olarak Suriyelilere seslendi. The Economist içinse hipster bir görünüm seçti: Boyuna kadar düğmeli siyah bir gömlek üzerine krem rengi rahat bir ceket ve ince bir pantolon. Belli ki imajıyla uğraşıyor. Kıyafetinden üç kez bahsetti.

El Şara kadar kendi tabanını oluşturan cihatçıların aşırılıklarını engellemek için de mücadele ediyor. Bugüne kadar bir katliam önlendi. Ancak enformasyon bakanlığı yabancı gazetecilerin Alevilere yönelik intikam cinayetlerinin arttığı kıyı illerine ve Humus’a erişimini kısıtladı.

Verdiği sözleri gerçekten yerine getirmeye niyetli olup olmadığı ya da en azından bunu deneyip denemediği hâlâ bir soru.

Esadlar döneminde Suriye’de seri olarak üretilen bir amfetamin olan captagon ihracatını durdurma ve yabancı savaşçıları hükümetin kontrolü altına alma sözü vererek Suriye’nin bölgesel konumunu iyileştirmeye çalıştı. Suriye’nin kuzeydoğudaki Kürt yönetimini destekleyen PKK için bir üs olmayacağı konusunda Türkiye’ye “söz verdiğini” de söyledi.

Şimdilik Şara yönetimindeki Suriye, 2011’deki Arap baharından bu yana en sakin dönemini yaşıyor. Ülke yarım asırlık totaliter yönetimin ardından daha özgürce nefes alıyor. Ancak yeni cumhurbaşkanının kapsayıcı olduğunu, cihatçı dünya görüşünün geride kaldığını ve Suriye’nin yeni bir başlangıç için en iyi umudu olduğunu kanıtlaması için önünde uzun bir yol var.