Giriş
İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu ve beraberindeki yönetim ekibi hakkında, Suriye’de hayatını kaybeden gazetecilere ilişkin yaptığı açıklamalar ve paylaşımlar nedeniyle açılan ceza davasının ilk duruşması bugün İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Silivri Kampüsü’nde bulunan 1 No’lu duruşma salonunda gerçekleştirilecek. Bu dava, Baro’nun Suriye’deki çatışmalarda ölen gazetecilerle ilgili yaptığı sosyal medya paylaşımlarına dayandırılmaktadır.
Olayların Gelişimi ve Gazetecilerin Ölümü
İstanbul’da gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 19 Aralık 2024 tarihinde Suriye’de haber takibi sırasında düzenlenen SİHA saldırısında yaşamlarını yitirmişlerdir. Bu trajik olayın ardından meslektaşları, İstanbul Şişhane Meydanı’nda bir protesto düzenlemiş, polis müdahalesi sonucunda bazı gazeteciler gözaltına alınmış ve sonrasında tutuklanmışlardır.
İstanbul Barosu’na Yönelik Suçlamalar ve Soruşturma Süreci
İstanbul Barosu, 21 Aralık 2024 tarihinde resmi sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı açıklamada, söz konusu olaylar üzerine etkin ve detaylı bir soruşturma yürütülmesini talep etmiş ve gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istemiştir. Bu açıklamadan sonra, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 22 Aralık’ta Baro Başkanı Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” ve “gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yaymak” suçlamalarıyla soruşturma başlatmıştır.
Kaboğlu, 7 Ocak’ta savcılığa ifade vermiştir. Soruşturmanın devamında, 14 Ocak’ta Başsavcılık, baro yönetiminin görevden alınması amacıyla bir “davaname” düzenlemiş ve bu belgeyle baronun “amaç dışı faaliyet yürüttüğü” iddia edilmiştir. Ayrıca, mevcut yönetimin görevine son verilmesi adına idari tedbir alınması gerektiği öne sürülmüş ve avukatlar, bu durumu hukuki bir sorumluluk olarak kabul ederek, savunma hakkının kullanılması gerektiğini vurgulamışlardır.
Görevden Alma ve Hukuki Süreç
İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapılan ikinci duruşmada, baro yönetiminin görevden alınmasına karar verilmiş olsa da, karar henüz kesinleşmediği için mevcut yönetim görevine devam etmektedir. Bu hukuki süreçlerin ardından, açılan ceza davasının ilk duruşması bugün gerçekleştirilecek. Ayrıca, Kaboğlu ile birlikte şu isimler de yargılanmaktadır: Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar.
İstanbul Barosu Önünde Yapılan Basın Açıklaması
Durusma öncesinde, İstanbul Barosu yönetim kurulu üyesi Ekim Bilen Selimoğlu, baro önünde yaptığı açıklamada, bu davanın Türkiye’de bir baroya karşı açılan ilk ceza davası olduğunu vurgulamıştır. Selimoğlu, açıklamasında, bu girişimin Anayasa ve Avukatlık Kanunu çerçevesinde yapıldığını, ancak soruşturma izni olmaksızın dava açıldığını belirtmiştir. Ayrıca, Fırat Epözdemir’in Fransa dönüşü gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla ilgili olarak, bu sürecin İstanbul Barosu’nu itibarsızlaştırmaya yönelik olduğunu söylemiştir.
Selimoğlu, hem yurt içinden hem de uluslararası baro ve hukuk kuruluşlarından temsilcilerin duruşmaya katılacağını ve İstanbul Barosu’nu yalnızlaştırma politikasının başarısız olacağını ifade etmiştir. Baro, meslektaşlarını Silivri’deki duruşmaya ve Perşembe günü Çağlayan’daki duruşmaya katılmaya çağırmıştır. Ayrıca, tutuklu bulunan Avukat Fırat Epözdemir hakkında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla açılan davanın duruşması ise Perşembe günü Çağlayan’daki 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşecektir.
Baro Başkanı Kaboğlu’nun Mesajı ve Hukuki Vizyonu
Baro adına konuşan İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu, yaptığı açıklamada, “Biz İstanbul Barosu yönetimi olarak, hukuku herkes için her zaman, her yerde etkili kılmak amacıyla yola çıktık ve bu yolculuğa devam ediyoruz” diyerek mesleğin ve hukukun savunuculuğunu sürdürdüklerini belirtmiştir. Ayrıca, 21 Mart’taki duruşma sonrası adliye önünde yaptığı açıklamada, “görevden alma” kararına sert tepki göstermiştir.
Kaboğlu, savunmanın yurttaşları etkili bir biçimde savunabilmesi için öncelikle kendi özgürlüğünün güvence altına alınması gerektiğine işaret ederek, İstanbul Barosu’nun yargılama sürecine tabi tutulmasının, savunmanın özgür olmadığına dair açık bir göstergesi olduğunu dile getirmiştir. Meslektaşlarının haklarını savunma kararlılığıyla hareket ettiklerini ve bu mücadelenin sonuna kadar süreceğini ifade etmiştir. Ayrıca, hukuk ve anayasa dışı girişimlerin önüne geçmek adına elinden geleni yapacağını sözlerine eklemiştir.
Avukatlar Sendikası ve Meslek Dayanışması
Avukatlar Sendikası da duruşma öncesinde yaptığı açıklamada, İstanbul Barosu ve meslektaşlarının yanında olduklarını ve “Mesleğimizin onurunu, baroların bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceğiz” diyerek dayanışma mesajı vermiştir.