Gabriel Garcia Marquez, en bilinen romanı “Yüzyıllık Yalnızlık”ın filminin yapılması için gelen tüm teklifleri reddetti. Kolombiyalı yazar sinemayı sevse de Hollywood’un 1967 tarihli kitabını nasıl şekillendireceğinden endişeliydi.
Ölümünden 10 yıl sonra ailesi, Netflix’in romandan bir dizi yapmasını kabul etti. Oğlu Rodrigo García, Net-flix’in Kolombiya’da çekilecek ve ağırlıklı olarak Kolombiyalı oyunculardan oluşacak İspanyolca bir dizi yaratmayı teklif ettiğini ve bunun babasının eserini onurlandıracak bir yaklaşım olduğunu söyledi.
“Yüzyıllık Yalnızlık”ın ilk sezonu kasım ayında yayınlanmadan önce, dizinin perde arkasını incelemek üzere Kolombiya’ya gittim. The New York Times’ın aralık ayında yayınladığı bir multimedya projesinde, yönetmenlerin kitabın hayaletlerin, çiçek fırtınalarının ve havaya yükselen karakterlerin günlük yaşamın ortasında belirdiği büyülü gerçekçiliğine nasıl yaklaştıklarını gösterdik.
Ben Kolombiya’da doğdum ve çocukluğumun bir bölümünü orada geçirdim. Babam Kolombiyalıydı. Dolayısıyla Gabo’ya çok saygı duyulan Kolombiya’da bu dizinin çekilmesi nasıl bir şeydi merak ettim. 50 bin pesonun üzerinde onun fotoğrafı var ve okullarda çocuklara “Yüzyıllık Yalnızlık”ın ilk satırları ezberletiliyor.

Peki romanın merkezindeki hayali kasaba Macondo’yu yazarın doğduğu ülkede yaratmak ne anlama geliyordu?
New York’tan Kolombiya’nın Bogota şehrine, oradan da daha küçük bir şehir olan Ibagué’ye uçtum; Netflix Macondo’yu şehrin eteklerindeki bir sığır çiftliğinde inşa etmişti. Şaşırtıcı bir şekilde, And Dağları manzaralı yapay kasaba bana gerçek yerleri hatırlattı.
19. yüzyıldan kalma Macondo’da yürürken sadece kitaptaki dünyayı değil, çocukluğumda ailemle birlikte ziyaret ettiğim kasabaları da düşündüm. Kolombiya’yı 20. yüzyılda kasıp kavuran iç çatışma, güzel kırsal alanları ve küçük köylerin çoğunu fazla etkilememişti.
Her ikisi de Meksikalı olan yapım tasarımcıları Eugenio Caballero ve Bárbara Enríquez, “Roma” filminin Oscar adaylı setini de yaratmışlardı. (Caballero ayrıca “Pan’ın Labirenti” ile en iyi sanat yönetimi dalında oscar kazandı). Burada da, Kolonyal tarzdaki binalardaki posterlerden kitaptaki taverna Catarino’nun barında balmumu damlatan mumlara kadar tarihsel açıdan doğru bir set yapmak için hiçbir çabadan kaçınmadılar.
Bu “Encanto”da gördüğümüz Disney merceğinden bir Kolombiya değildi. Gerçekçiydi.
Beni etkileyen bir başka şey de Kolombiyalı oyuncuların ve ekibin gururuydu. Bunu kostüm ekibinin giysileri hazırlayışında, el arabasıyla kahve servisi yapan adamın özeninde gördüm. Setteki pek çok kişi bu projenin bir parçası olmayı bir onur olarak görüyordu. Birkaç kişi bana bunun hayatları boyunca yapacakları en önemli iş olacağını söyledi.
Bu gurur Marquez’in Kolombiya’daki itibarı ve özellikle de bu kitabın önemiyle bağlantılı. Ama aynı zamanda Kolombiya’nın on yıllardır Pablo Escobar ve uyuşturucu ticareti tarafından domine edilen ülke dışındaki imajıyla da bir ilgisi var. Bir başka Netflix yapımı olan “Narcos” bu Kolombiya’yı tasvir ediyor.
Diğer şeylerin yanı sıra, bu imaj Kolombiya’nın on yıllardır süren iç çatışmasının gerçekliğini yakalayamıyor:
Katliamlar, milyonların yerinden edilmesi, sıradan insanların yaşadığı dehşet.
“Yüzyıllık Yalnızlık” setindeki pek çok kişi bu şiddeti yaşadı. Dizinin yönetmenlerinden Laura Mora’nın avukat ve akademisyen olan babası 20 yıldan uzun bir süre önce Medellin’de bir kiralık katil tarafından vurularak öldürülmüş.
Marquez Kolombiya’nın şiddet dolu tarihini asla inkar etmedi. Kolombiyalı senaristlerden Camila Bruges, okuyucuların “Yüzyıllık Yalnızlık ‘ı güzelliğiyle hatırlama eğiliminde olsalar da, özünde “çok karanlık” olduğunu söylüyor. Netflix dizisi de karanlıkla dolu: Savaş, ölüm, nesiller arası travma. Ama aynı zamanda izleyicileri, karakterlerin şiddetin ortasında anlam, hatta mizah bulduğu görsel olarak muhteşem bir dünyaya davet ediyor.
Bunun – set tasarımı, film müziğinin kendine özgü ritimleri ve Macondo’nun üzerine düşen ışıkla birlikte – Kolombiyalılar için gerçekçi olacağını ve anıları canlandıracağını umuyorum. Dizi aynı zamanda uluslararası izleyicilere daha önce ekranda gördüklerinden farklı bir Kolombiya’yı da gösterebilir.
Bu bence Gabo’ya layık bir başarı.
Annie Correal/The New York Times