Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fatma Bozkurt’tan Kene ve Hastalıklar Hakkında Uyarılar
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Bozkurt, kelerin sebep olduğu ciddi hastalıklar olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) ve Lyme hastalıklarının erken teşhis ve tedavisinin hayati öneme sahip olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Bozkurt, “Erken tanı ve tedavi, hastalıkların seyrini önemli ölçüde olumlu etkilediği için, kene temasını dikkate alıp vakit kaybetmeden hekim kontrolüne başvurmak gerekir” diye ekledi.
Prof. Dr. Bozkurt, kene tutunması sırasında salgılarında bulunan anestezik maddeler sayesinde insan cildi üzerinde herhangi bir ağrı hissedilmediğine dikkat çekerek, “Bu nedenle kenenin varlığını uzun süre fark etmek zor olabilir. Bu nedenle özellikle kene barındıran alanlardan dönüşte detaylı kontrol yapmak büyük önem taşır” dedi.
Lyme Hastalığında Erken Tanı ve Önemi
Kene ile enfekte olmanın iki önemli yolu olduğunu belirten Prof. Dr. Bozkurt, “Her iki hastalığın da etkenleri farklı mikroorganizmalar olmasına rağmen, her ikisi de kene aracılığıyla bulaşır. KKKA hastalığını virüsler, Lyme hastalığını ise bakteriler tetikler. Her iki hastalık da zamanında müdahale edilmediğinde ciddi ve ölümcül sonuçlara yol açabilir. Özellikle Lyme hastalığında erken tanı ve uygun antibiyotik tedavisi ile hastalık tamamen iyileşebilirken, gecikmiş tanı eklem hasarları, beyin ve kalp tutulumları gibi komplikasyonlara neden olabilir” şeklinde konuştu.
Kene ile Temas ve Bulaşma Yolları
Prof. Dr. Bozkurt, özellikle yaz aylarında artan kene temasının, KKKA ve Lyme hastalıklarının en önemli bulaşma kaynağı olduğunu belirtti. “Kene ile temas, genellikle vücuda tutunduktan sonra mikroorganizmaları taşıyan kan ve vücut sıvılarıyla temas sonucu gerçekleşir. Ayrıca, enfekte olmuş hayvanların kan ve dokularına doğrudan temas edilmesi veya kenelerin çıplak elle çıkarılması da enfeksiyon riskini artırır. Bu hastalıklar mevsimsel olarak ilkbahar ve yaz aylarında daha sık görülür ve Türkiye’de de bu dönemlerde vaka sayısı artış gösterir” dedi.
Kuluçka Süresi ve Klinik Belirtiler
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığında kuluçka süresinin, virüsün vücuda girişinden sonra belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen zaman olduğunu belirten Prof. Dr. Bozkurt, “Genellikle 1 ila 14 gün arasında değişen bu süre sonunda hastalık belirtileri başlar” ifadelerini kullandı. KKKA’nın belirtileri ise şu şekilde sıralandı:
- Yüksek ateş ve şiddetli baş ağrısı
- Genel halsizlik ve yorgunluk
- Kol ve bacaklarda şiddetli kas ağrıları
- Bazı vakalarda kusma, karın ağrısı veya ishal
- Yüzde kızarıklık ve ciltte kanamalar
- İlerleyen aşamalarda burun kanaması, deri ve mukozalarda morluklar, dışkı ve idrarda kanama görülebilir
Hekim Takibi ve Erken Müdahale
Prof. Dr. Bozkurt, kene sonrası hastanın en kısa sürede sağlık kuruluşuna başvurmasının önemini vurgulayarak, “Erken tanı konulduğunda, semptomlara uygun antiviral tedavi olan Ribavirin gibi ilaçlar ile hastalık başarılı bir şekilde kontrol altına alınabilir. Bu nedenle, kene ile temas sonrası hekime başvurmak ve düzenli kontrol yapmak, hastalığın seyrini olumlu yönde etkiler” diye ekledi.
Lyme Hastalığında Deri Lezyonları ve Belirtiler
Lyme hastalığında en karakteristik lezyonun, kene ısırığından yaklaşık 1-4 hafta sonra görülen Eritema Migrans (EM) olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bozkurt, “Bu lezyon genellikle vakaların yaklaşık üçte birinde tek ve boğa gözü şeklinde, diğer vakalarda ise birden fazla olarak görülebilir. Gözlemler genellikle merkezi soluk, çevresi ise eritemli halka şeklindedir” dedi. Ayrıca, hastaların yaklaşık %50’sinde grip benzeri belirtiler ortaya çıkabilir:
- Ateş ve terleme
- Yorgunluk ve halsizlik
- Baş ağrısı
- Kaslarda miyalji (ağrı)
- Eklem ağrısı (artralji)
Lezyonların Tedavi ve Kronikleşme Riski
Lezyonların genellikle bir ay içinde kendiliğinden kaybolduğunu ancak tedavi edilmezse aylar veya yıllar sonra deri, eklemler, kalp ve sinir sistemi tutulumlarına yol açabilecek kronik bir hastalık haline dönüşebileceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Bozkurt, “Tetrasiklin türevi antibiyotikler ve uygun tedavi ile bu hastalıklar kontrol altına alınabilir” ifadesini kullandı.
Kene Isırığında Ağrı ve Belirti
Kenenin ısırma sırasında genellikle ağrı hissettirmediğine vurgu yapan Prof. Dr. Bozkurt, “Salgısındaki anestezik madde sayesinde, kene cilde tutunduğunda acı veya rahatsızlık hissetmezsiniz. Bu yüzden, ısırık uzun süre fark edilmeden kalabilir. Ayrıca, vücut beni olanlar veya çıplak elle çıkarılmaya çalışılan keneler, ısırık izi bırakabilir” dedi.
İşte Kene Temasında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Prof. Dr. Bozkurt, kene ısırığını fark etmek ve doğru şekilde çıkarmak için şu önerileri sıraladı:
- Vücuda tutunan keneyi en kısa sürede, çıplak elle değil, eldiven, bez veya poşet kullanarak veya pens yardımıyla dikkatlice çıkarmak
- Baş kısmını koparmadan ve ezmeden çıkarmak
- Çıkarmadan önce veya çıkardıktan sonra keneyi patlatmamak, ezmemek
- Üzerine alkol, deterjan, sıvı sabun, gazyağı veya kolonya gibi kimyasal maddeler dökmemek
- Sigara ile yakmamak
Kene Temasını Engelleyen Önlemler
Vücut bütünlüğünü korumak ve kene ısırmasını önlemek amacıyla alınabilecek önlemler şunlardır:
- Tarla, orman, piknik alanı gibi kene açısından riskli bölgelerde, mümkünse vücut tamamen örten kıyafetler giymek
- Pantolon paçalarını, çorapların içine sokmak
- Açık renkli kıyafetler tercih ederek, kenelerin görünmesini kolaylaştırmak
- Oturulacak yerleri açık renkli örtülerle kaplamak
Kene Kontrolü ve Takibi
Riskli alanlardan dönüşte, vücut ve kıyafetler dikkatlice kontrol edilmelidir. Özellikle diz arkası, koltuk altları, kulak arkası, ense, saç dipleri ve kasıklar gibi bölgeler detaylı incelenmelidir. Bu kontroller, enfekte kenelerin erken fark edilip çıkarılmasını sağlar ve enfeksiyon riskini azaltır.
Hastalık ve Hayvanlar Arasındaki Temas
Hastalığın hayvanlarda belirti göstermeden seyretmesi nedeniyle, sağlıklı görünen hayvanların bile hastalık taşıyabileceğine dikkat çekildi. Prof. Dr. Bozkurt, “Hastalığın yaygın olduğu bölgelerde, hayvanların kan ve vücut sıvılarına çıplak elle temas edilmemeli. Hasta kişiler ise, kan ve vücut sıvılarıyla temas sırasında eldiven, önlük ve maske gibi koruyucu ekipman kullanmalıdır” şeklinde uyardı.