Dolar SSCB’den Japonya’ya, Avrupa’dan Çin’e kadar birçok krizi atlatırken ABD’nin şansı yaver gitmişti. Ama bu sefer durum farklı. Doların sarsılmaz statüsü, Trump’ın dünya ekonomisinde yol açtığı kargaşanın muhtemel kurbanlarından biri olacak. Yasal ekonomide yuan ve euro’nun dolardan pay almasını bekleyebiliriz. Yeraltı ekonomisinde ise kripto paralar aynı şeyi yapabilir
İnsanı bilmediği değil bildiğini sandığı şey öldürür. Donald Trump ile ABD Başkanı’nın ticaret alanındaki Rasputin’i Peter Navarro’nun dünya ekonomisinde yol açtığı kargaşanın temelindeki saçma mantığı daha iyi anlatacak bir söz bulmak zor. Bu kargaşanın muhtemel kurbanlarından biri de doların sarsılmaz statüsü.
En az birkaç on yıl daha dünyanın hakim para birimi olarak kalması kesin görünse de birkaç kademe düşecek gibi. Yasal ekonomide yuan ve euro’nun dolardan pay almasını bekleyebiliriz. Küresel GSYİH’nin yaklaşık beşte birini oluşturan yeraltı ekonomisinde ise kripto paralar aynı şeyi yapabilir. Pazar payındaki azalma dolar cinsinden uzun vadeli borçlanma faizlerini yükselterek birçok sorunu beraberinde getirebilir. Mesela Amerikan mali yaptırımlarının etkinliği azalır.
Henüz Trump koltuğuna dönmeden doların hakimiyetinde yavaş bir gerileme başlamıştı. Doların dünya ekonomisindeki izini ölçmenin birçok yolu var. Merkez bankası rezervlerindeki payına, ticari faturalarda ne kadar kullanıldığına, uluslararası borçların hangi para birimiyle anıldığına bakmak mümkün. En etkili yöntemlerden biriyse merkez bankalarının kur çapası veya referans olarak hangi para birimine odaklandığına bakmak. Bu açıdan bakınca doların hakimiyeti 2015 yılında, Çin’in kendi parasını kademeli olarak esnetmeye başlamasından sonra zirveyi gördü.
O günden bu yana Çin’in kur rejimiyle birlikte komşularınınki de değişti çünkü bu ülkelerin çoğu için ticari ortak olarak Çin en az ABD kadar önemli. Kendi kurunu dolar odaklı yöneten ülkelere dolar bloku deniyor. Bu blokun neredeyse yarısını Asya ülkeleri oluşturduğu için kademeli bir parçalanma halihazırda başlamıştı. Avrupa da dolar hakimiyetinin Amerika’ya sağladığı kontrolden rahatsız.
Dolar hakimiyetinin önündeki en büyük engeller ise içeriden geliyor. Bunlardan biri de Amerika’nın sürdürülemez borç yönetimi. Çok düşük uzun vadeli reel faiz döneminin kaçınılmaz sonuna gelinmiş olması borç yönetimini halihazırda zorluyor. Trump’ın yarattığı kaos, doların “abartılı ayrıcalığının” altını oymaya devam ederse, yani Amerika’nın doların hakimiyeti sayesinde yararlandığı borçlanma indirimini baltalarsa, faizler daha da yükselir. Bir endişe kaynağı daha var. Hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler FED’in bağımsızlığına karşı çıkıyor. Doların gerileme dönemini Trump başlatmadı ama süreci ciddi şekilde hızlandırması muhtemel. Küresel ticaret rejimini altüst etmenin yanı sıra dolar hakimiyetinin hemen her temelini yıkmak için elinden geleni yapıyor. Düzensiz göçü azaltmakta haklıydı ama yasal göçe de titizlikle yaklaştığı söylenemez. İnovasyon ve büyümenin ana kaynaklarından olan önde gelen üniversitelerdeki çalışmaları baskılamaya kararlı.
Doların istisnai olduğu argümanını zayıflatan en önemli gelişme ise Trump’ın hukukun üstünlüğüne karşı çıkması. Trump’ın başkanlık yetkilerini ciddi şekilde genişletme çabaları sonuç verirse ABD varlıklarını elinde bulunduran yabancılar kendilerini o kadar da güvende hissetmeyecek.
Danimarkalı satranç oyuncusu Bent Larsen şanslı mı yoksa iyi mi olmayı tercih edeceği sorulunca “ikisi de” demişti. Dolar Sovyetler Birliği’nden Japonya ve Avrupa’ya, hatta şimdilerde Çin ve kripto paraya kadar birçok rakibini ve zorluğu alt etmeyi başardı. Ama bütün bu süreçte Amerika’nın şansının kaç kez yaver gittiği unutuluyor. 1960’ların ortasında Sovyetler’in ekonomik reformlar çöktü. 1985’te Japonya henüz para politikası ve finansal düzenlemeleri hazır değilken Plaza Anlaşması’na imza atıp kendisine gözdağı verilmesine izin vermişti. AB Yunanistan’ı Euro Bölgesi’ne erken dahil etti. Ama bu sefer durum maalesef farklı. Trump kaotik ticaret politikasını dizginlemediği takdirde Amerika şansını tüketebilir.