Ana Sayfa Arama Galeri Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
Sosyal Medya

İsias davası: Kıbrıslılar Melekler Takımı için adalet istiyor

6 Şubat depreminde Adıyaman’daki İsias Otel’de Kuzey Kıbrıslı 26 öğrenci hayatını kaybetti. Sorumlulara 8 ilâ 18 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi. Çocuklarını kaybeden aileler ise kararın caydırıcı olmadığını söylüyor

6 Şubat depreminde Adıyaman’daki İsias Otel’de Kuzey Kıbrıslı 26 öğrenci

6 Şubat 2023 depreminin simgesi hâline gelen ve 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Otel’le ilgili ceza davasında karar çıktı. Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3 tutuklu 11 sanık hakkında görülen davada 5 kişi beraat ederken kalan 6 kişiye ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 8 ilâ 18 yıl arasında değişen hapis cezası verildi. Karar, enkaz altında kalan 26 KKTC Türk Maarif Koleji öğrencisinin yakınlarını hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü hem sanıklar yanlış maddeden yargılandı hem kamu görevlileri davaya dahil edilmedi hem de cezada indirim yapıldı. Çocuklarını kaybeden aileler kararı neden hayal kırıklığı olarak gördüklerini Oksijen’den Esen Dolma’ya değerlendirdi:

1-Yanlış maddeden yargılandılar

Mahkeme, ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin hayatını kaybetmesi’ üzerinden yargılama yaptı. Oysa ‘olası kast’ maddesinden yargılanmaları gerekiyordu. Müşteki avukatlarından Yiğit Gökçehan Koçoğlu, bu kavramlar arasındaki farkı “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hâlinde bilinçli taksir vardır. Olası kastta ise fail neticeyi öngörür ancak umursamaz. Örneğin düğünde havaya açtığı ateş sonucu birinin ölümüne sebep olan failin kusur derecesi olası kast düzeyindedir. Sanıklara 21 yıl 13 ay 15 gün ceza verildi, sonrasında 1/6 oranında indirim yapıldı. Olası kast olsaydı bu durumda her ölüm için ayrı ceza verilecekti. Bu durumda bazı ölen kişiler için 20-25 yıl arası, bazıları için de müebbet hapis cezası olacaktı” şeklinde açıklıyor.

Türk ceza infaz hukukunda verilen cezanın da yarısının direkt silindiğini söyleyen Koçoğlu, “Açık cezaevi, denetimli serbestlik uygulamalarını da düşünürseniz bu insanlar birkaç seneye yine aramızda olacak” diyor.

2-Kamu görevlileri sorgulanmadı

Kamu görevlileriyle ilgili bir soruşturma yürütülebilmesi için İçişleri Bakanlığı’nın izni gerekiyor. Ancak şu an soruşturma tamamlanmadı. Dolayısıyla görülen davada kamu görevlilerinin ifadesi alınmadı. Mahkeme başkanına göre “araştırılacak husus yoktu”.

3-Cezalar 1/6 oranında düşürüldü

Savcı mütalaasında en üst sınırdan ceza istedi, mahkeme de sanıklara 21 yıl 13 ay 15 gün ceza verdi. Ancak daha sonra cezada takdiri indirim uygulandı.

4-Diğer davalara emsal olabilir

Ailelere göre bir binada olabilecek neredeyse bütün hukuka aykırılıklar, İsias’ta en üst düzeyde gerçekleşti. Eğer bu davada cezalar tatmin edici olmaz ise diğer davalardan da caydırıcı karar çıkma olasılığı düşer.

Karar duruşmasından yaklaşık bir hafta önce Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Türkan Yalçın, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nden Doç. Dr. Merak Ekici ve Atılım Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Timuçin Köprülü tarafından hazırlanan mütaala dosyaya sunuldu. Üç ceza hukukçusunun görüşüne göre sanıklar ‘bilinçli taksir’ değil ‘olası kast’tan yargılanmalıydı. Görüş yazısında şu ifadeler kullanıldı:

  1. Sanıkların sonucu önleme imkanları on yıllara yayılan bir zaman boyunca vardı. Buna rağmen sanıklar, otelin inşası, ruhsat alınması ve otel olarak çalıştırılması süreçlerinde kurallara aykırı davranışlarını ısrarla sürdürdüler, hiçbir önlem almadılar.
  2. Apartman olarak tasarlanan bina için, otel olarak kullanılmasına karar verildikten sonra hiçbir önlem alınmadan eksik ve yanlış bilgilerle otel ruhsatı alındı. Ruhsat konusunda resmi belgede sahtecilik suçunun varlığı, sanıkların yükümlülüklerini yerine getirmemesiyle birleştirildiğinde, sanıkların ‘deprem bölgesinde bulunan’ bir yapının olası bir depremde zarar görebileceğini, ölüm veya yaralanma gibi neticelerin gerçekleşebileceğini öngördükleri ve bu olası neticeleri önlemek için hiçbir tedbir almadıklarını gösteriyor.
  3. 2001 yapı ruhsatına ilişkin olarak; İsias şirket ortakları, yapı ruhsatında imzaları bulunan mimari proje sorumlusu, statik betonarme proje sorumlusu, fenni mesuller ve adı/imzası ruhsatta olmamasına rağmen üç sayfalık raporun sahibi inşaat mühendisi ve Adıyaman Belediyesi’ndeki kamu görevlilerine ilişkin davalar arasında ‘dar bağlantı’ mevcut. Bu bağlamda bu davaların birleştirilmesi maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zaruri.

Bilirkişi raporu: İhlâller zinciri

Bilirkişi raporları İsias Otel’de art arda ihlaller yapıldığını gözler önüne serdi:

  • Binada zemin etüdü yapılmadan temel atıldı.
  • Altı işyeri, üstü apartman olacak şekilde ruhsat alındı. Ardından ise statik ve betonarme projeler alınmadan ruhsat, otele çevrildi.
  • 2016’da ruhsatsız bir kat eklendi. Projeye aykırı yapılan bu ilave 2018’de ‘imar barışı’yla aşıldı.
  • Projede yer almamasına rağmen iki asansör yapıldı ve bu işlem sırasında gerekli statik hesaplar yapılmaksızın asmolen döşemede boşluk açıldı.
  • Kiriş ve kolonların etriye aralıkları, kanca özellikleri, bindirme ve kenetlenme boylarıyla ilgili eksiklikler tespit edildi.
  • Bodrum kat perdeleri kesit ve donatı açısından yetersizdi.
  • Betonda olmaması gereken büyük agrega parçaları beton dayanımının düşmesine sebep oldu.

İpekçioğlu: Bir hayatın karşılığı 3 ay mı?

Depremde 14 yaşındaki kızı Serin İpekçioğlu’nu kaybeden, aynı zamanda kendisi de ceza hukuku dersleri veren Pervin Aksoy İpekçioğlu “Kamu görevlilerinin ifadesi alınarak dosyalar birleştirilseydi resmin bütünü açıkça görülecek ve mahkeme olası kasta gitmek zorunda kalacaktı. Mesela Hatay Kırıkhan’da bir davada dosya birleştirildi ve kamu görevlileri de yargılanıyor. Demek ki dosyalar birleştirilebiliyormuş. Ancak vicdanıyla cesareti arasına sıkışan yargıçlar elini taşın altına koymadı. Benim çocuğumun hayatının karşılığı 3 ay olabilir mi? Gerekirse Yargıtay, o da olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğiz. Bizim mücadelemiz hep, acılı anne babaların feryadı olarak algılanmak istendi. Ancak olması gereken, enkaza dönmüş bir binada sorumluların gereken cezayı alması iken biz enkaza dönmüş bir hukuk sisteminde, olması gereken için mücadele vermek zorunda kalıyoruz” diyor.

Yiğittürk: İyi hâl indirimi nasıl yapıldı?

Feriha Yiğittürk, 13 yaşındaki oğlu İzcan Nurluöz’ün ölümüne neden olan otelin sorumluları hakkında yapılan iyi hâl indirimini “Mahkeme, uykusunda yaşam hakkı ellerinden alınan çocuklarımız için olası kasttan ceza vermediği gibi bir de iyi hâl indirimi yaptı. Neye istinaden yapıldığını bilmiyoruz. 99 depreminden beri deprem değil binalar öldürüyor, deniyor. O hâlde bu imzalar atılırken insanların korkacağı cezaların verilmesi gerekiyor. Deprem davalarında olası kasttan ceza verilebileceğini göstermek için 697 gündür hukuk mücadelesi veriyoruz. Ama sonuç ortada” sözleriyle eleştiriyor.

Tülek: Hukuka aykırılıklar had safhadaydı

Asya Tülek’in babası Mehmet Tülek ise gördüğü enkazın bu davadaki bilirkişi raporlarıyla somutlaştığını, ancak buna uygun bir ceza verilmediğini söylüyor. “Deprem yaşandığında öğlen olmadan Adıyaman’a geldim. Tüm enkazlar arasında kum yığını şeklinde tek bir enkaz vardı. O da İsias’tı. Bu bir benzetme değil, bir kum yığını ve onun üzerinde bir dam. Biz aileler kovalarla kum taşıyarak o yığından çıkardık çocuklarımızı. Bu dava, tüm deprem mağdurları bakımından büyük önem taşıyordu. İsias, en fazla suç unsurunun, en fazla hukuka aykırılığın bulunduğu davalardan biriydi. Ve kaçak kat çıkılmasından ruhsatta usulsüzlüğe, projeye aykırı asansör yapılmasından kirişlerin tıraşlanmasına kadar enkazda gördüğümüz her şey bilirkişi raporlarıyla somutlaştırılmıştı. Buna rağmen olası kasttan ceza verilmedi. Üstelik biz toplu şekilde durabilen bir aile grubuyduk. Diğer müştekiler ise aynı zamanda depremzede ve şu an çok zor şartlarda yaşayarak hukuk mücadelesi vermeye çalışıyorlar.”