Bundan kısa süre önce Fransa’ya uçarken yanımda oturan kadınla sohbet ediyorduk, konu ChatGPT’ye geldi. Bir bankada memurmuş. Artık meslektaşları ve müşterileriyle yazışmalarının çoğunda sohbet robotu kullandığını anlattı.
Yazmak konusunda hiçbir zaman iyi olmadığını, robotun söylemek istediklerini kendisinden daha iyi ifade ettiğini söylüyordu. Ara sıra arkadaşlarına ve ailesine mesaj yazmak için de kullanırsın diyerek şaka yaptım.
O da utanarak bir doğum günü mesajı yazmak için sohbet robotundan yardım aldığını itiraf etti.
Şirketler henüz anlamadı
Bu kadın da yapay zeka tarafından üretilen mesajları kişisel ve profesyonel iletişimde kullanan çok sayıda insandan biri. Üstelik bu mesajları alanlar, gelen mesajların yapay zeka tarafından üretildiğinden haberdar değil.
Şirketler, üretken yapay zekayı kârlı bir şekilde nasıl kullanacaklarını araştırırken çalışanları arasında sessiz bir devrim sürüyor. Avukatlar, bankacılar, doktorlar ve diğer birçok profesyonel artık meslektaşlarına, müşterilerine, müvekkillerine ve hastalarına yazmak için düzenli olarak sohbet robotlarını kullanıyor.
Ceplerinden ödüyorlar
Geçen ekim ayında Deloitte tarafından Avrupa’da yapılan bir ankete katılanların neredeyse yarısı (yüzde 47) üretken yapay zekayı kişisel aktiviteleri için kullandığını söyledi. Bu insanların dörtte biri de (yüzde 23) iş için yapay zeka kullanmış. Rapor ayrıca çalışanların dörtte birinin parasını kendilerinin ödediği modelleri kullandığını ortaya koydu.
Bu durum, kullanım sınırı olmayan Plus sürümüne aylık 20 dolar ödenen ChatGPTW’nin piyasaya sürülmesinden sonraki iki yıl içinde ortaya çıktı. Geçen ay Çin’den gelen ücretsiz rakibi DeepSeek, OpenAI’ın ChatGPT’sini uygulama mağazalarının zirvesinde yerinden etti. DeepSeek’in popülaritesi, üretken yapay zekanın daha da fazla benimsenmesine yol açabilir.
Hassas bilgiler risk altında
Deloitte’un 11 ülkede 30 bin tüketici ve çalışanın katılımıyla gerçekleştirdiği ankete göre, üretken yapay zeka kullanan personelin yüzde 63’ü şirketlerinin bu teknolojinin iş amaçlı kullanımını teşvik ettiğini (yüzde 44) ya da buna izin verdiğini (yüzde 19) belirtiyor. Ancak neredeyse dörtte biri kuruluşlarının bir yapay zeka politikası olmadığını söyledi. Bu konuda bir netlik bulunmaması, bazı şirketlerin çalışanlarının ne yaptığını çok az bilmesine hattta bu konuda hiç fikri olmamasına yol açıyor. Eğitim ve gözetim eksikliği personel arasında veya müşterilere yanlış bilgi iletilmesi anlamına gelirse, bunun da bir bedeli olur.
Çalışanların güvenlik standartlarına uymayan araçlar kullanması gizli bilgileri riske atabilir.
Yapay zeka politikaları
Avrupa Mesleki Eğitimi Geliştirme Merkezi tarafından yapılan bir araştırma, Avrupa işgücü piyasalarındaki her yedi yetişkin çalışandan birinin artık kendileri için görevleri tamamlayan dijital araçlarla çalıştığını, çalışanların yüzde 22’sinin metni tanımak, tercüme etmek, yazıya dökmek veya oluşturmak için yapay zeka kullandığını ortaya koydu.
The Financial Times da dahil olmak üzere çoğu medya kuruluşu, gazeteciliğin yapay zeka tarafından yaratılamayacağını açıkça belirten politikalara sahip. Peki ya meslektaşlar arası iletişim ne olacak? Bir yöneticiden maaş artışı talep eden bir e-posta taslağı oluşturmak veya bir ekip üyesinin performans değerlendirmesini yazmak için üretken yapay zeka kullanmak uygun mudur? Çalışanların teknolojiye çok fazla güvenmesi gibi bir risk de var. Deloitte raporunda, kullanıcıların yüzde 70’i haberlerin yapay zeka özetlerine güveneceklerini söylüyor. Vergi beyannameleri ya da sosyal yardımlar gibi kişisel konularda ise bu oran yüzde 64.
İngiltere’deki bir başka anket, kullanıcıların yüzde 36’sının yapay zekanın her zaman doğru söylediğine inandığını ortaya koydu ki bu doğru değil.
Velhasıl yapay zeka her gün gelişiyor ancak hatalar halen yaygın ve bu yanlışların tespit edilmesi giderek zorlaşıyor.
(İllüstrasyon: Ewan White)