RTÜK’ün Resmi Uyarısı ve Süreç
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), tutuklanan gazeteci ve yorumcu Fatih Altaylı’nın faaliyet gösterdiği YouTube kanalına lisans alınması için resmi bir ihtarda bulundu. Kurum, bu uyarı çerçevesinde, 72 saat içerisinde gerekli lisans işlemlerinin gerçekleştirilmesini talep etti. Aksi takdirde, RTÜK yetkilileri, kanala erişimin engellenmesi veya içeriklerin kaldırılması için mahkemeye başvuruda bulunacaklarını açıkladılar.
Resmi Duyuru ve Hukuki Süreç
RTÜK’ün resmi internet sitesinde yayımlanan duyuruda, “İnternet ortamında yapılacak olan isteğe bağlı yayınlar için lisans başvurusu” için verilen 72 saatlik sürenin sonunda, 6112 sayılı Kanun kapsamında, Sulh Ceza Hakimliği’nden içeriğin kaldırılması veya erişimin engellenmesine ilişkin talepte bulunulacağı belirtildi. Aynı zamanda, yayın lisansı ücretinin üç aylık tutarını peşin ödemeyenlerin, lisans alamamaları halinde bu işlemlerin gerçekleştirileceği vurgulandı.
İlgili Kişilerin Durumu ve RTÜK’in Yaklaşımı
RTÜK üyesi İlhan Taşcı, yaptığı açıklamada, “RTÜK, Altaylı’nın tutuklanmasını bekliyormuş!” diyerek, kuruma yöneltilen eleştirilere dikkat çekti. Taşcı, Henüz tutukluluk kararı açıklanmadan lisans ihtarında bulunulmasının dikkat çekici olduğunu belirtti. Bu gelişmeler, RTÜK’ün tutuklama sürecinden bağımsız olarak, kanal ve içerik üzerinde önleyici adımlar attığını gösteriyor.
Geçmiş Uyarılar ve Güncel Durum
Hatırlanacağı üzere, RTÜK Mart ayı içerisinde, Fatih Altaylı ve Flu TV adlı platformu işleten tutuklanan ve serbest bırakılan İlker Canikligil ile ilgili olarak “Lisans alınması” yönünde ihtarda bulunmuştu. Bu kapsamda, kanal sahipleri, “Başvurularını yapıyoruz ve lisans ücretlerini ödedik” açıklamasıyla, sürece uyum sağladıklarını bildirmişlerdi.
Son Gelişmeler ve Alternatif Yöntemler
Bugün, Altaylı’nın kanalında, “Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR” başlığıyla 10 dakikalık bir yayın yapıldı. Bu yayında, ekranda boş bir koltuk gösterilirken, ilk dokuz saat içinde 750 binden fazla izlenme aldı. Bu durum, kamuoyunun ve izleyicilerin dikkatini çekmiş olup, içerik ve özgürlükler konusunda tartışmaları yeniden alevlendirmiştir.