Nöbetçi Eczaneler
ABD Başkanı Donald Trump, Çarşamba günü yaptığı açıklamayla Hindistan’dan ithal edilen ürünlere yönelik yeni bir gümrük vergisi uygulamasını devreye sokacağını duyurdu. Bu karar, mevcut ticaret dengeleri üzerinde ciddi etkiler yaratacak nitelikte. %25 oranında uygulanacak bu yeni vergi, Cuma gününden itibaren yürürlüğe girecek ve ABD-Hindistan ticari ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcını simgeliyor. Özellikle iki ülke arasındaki ticari anlaşmazlıkların zaten kırılgan bir zeminde olduğu düşünüldüğünde, bu hamlenin sonuçları hem ekonomik hem de politik açıdan önemli olacaktır.
Trump, açıklamasında Hindistan’ın ABD’nin dostu olduğunu açıkça belirtmekle birlikte, Hindistan’ın Rusya ile olan ekonomik ilişkileri konusunda ciddi endişelerini dile getirdi. Ukrayna savaşı sürerken, Hindistan’ın Rusya’dan petrol almayı sürdürmesi ve çeşitli askeri anlaşmalar imzalaması Washington tarafından hoş karşılanmıyor. Bu durum, ABD’nin Hindistan’a yönelik baskısını artırarak, Hindistan’ı daha fazla yaptırım uygulama tehdidiyle karşı karşıya bırakabilir.
Hindistan, uzun süredir kendi ticaret politikalarında korumacı bir tutum sergiliyor. Özellikle ithal tarım ürünlerinde ortalama %39, bitkisel yağlarda ise %45 gibi yüksek vergiler uygulanması, ülkenin dış ticarette kendi lehine bir denge kurma çabalarının bir göstergesi. Bu yüksek vergiler, Hindistan’ın kendi üreticilerini koruma ve yerli sanayisini güçlendirme stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilebilir. ABD’nin yeni getirdiği %25’lik gümrük vergisi ise, Hindistan’ı ABD’ye ihracat yapan ülkeler arasında en yüksek vergi oranına tabi tutulan ülkelerden biri haline getiriyor. Bu durum, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinden ithal edilen ürünlere uygulanan %15’lik ortalama vergiyle karşılaştırıldığında oldukça çarpıcıdır.
Trump yönetimi, göreve geldiği ilk dönemden itibaren dış ticaret politikalarında agresif ve korumacı bir yaklaşım benimsedi. Çin ile yaşanan ticaret savaşlarında uygulanan yüksek tarifeler, birçok büyük teknoloji şirketinin üretim merkezlerini Çin dışına taşımasına neden olmuştu. Bu süreçte Hindistan, Apple, Google ve Samsung gibi teknoloji devleri için cazip bir üretim üssü haline geldi. Öyle ki, günümüzde ABD pazarında satılan iPhone’ların büyük bir kısmı Hindistan’da üretiliyor. Canalys’in verilerine göre, ABD’ye ithal edilen akıllı telefonların yaklaşık %44’ü Hindistan kaynaklı. Bu oran, Hindistan’ın küresel teknoloji üretim zincirindeki önemini açıkça ortaya koyuyor.
Akıllı telefon sektöründeki bu önemli gelişme, Hindistan’ın küresel ticaretteki konumunu güçlendirirken, yeni gümrük vergisi uygulaması bu dengeleri yeniden sorgulatacak. Şirketler, Çin’e uygulanan yüksek vergilerden kaçmak için üretimlerini Hindistan’a kaydırmıştı ancak şimdi Hindistan’a getirilen %25’lik vergi oranı, teknoloji devlerini yeni bir strateji belirlemeye zorlayabilir. Bu durum, üretim merkezlerinin başka ülkelere kaydırılmasına veya fiyat artışlarına yol açabilir.
Nisan ayında ABD yönetimi, benzer bir hamle yapmayı gündeme getirmiş, Hindistan’dan yapılan ithalata %27 oranında vergi getirmeyi planlamış ancak son anda bu karardan vazgeçilmişti. Görünüşe göre, taraflar arasındaki ticaret müzakerelerinde beklenen uzlaşma sağlanamayınca Washington yönetimi tekrar gümrük vergisi kartını devreye soktu. Bu gelişme, ABD’nin Hindistan ile olan ticari ilişkilerinde daha sert politikalar izleyebileceğinin sinyallerini veriyor.
Hindistan hükümeti, ABD’nin bu yeni kararına karşı temkinli bir tavır takınmakla birlikte, durumu yakından takip ettiklerini ve iki ülke arasında daha adil, dengeli ve karşılıklı faydaya dayalı bir ticaret ilişkisi kurma amacıyla görüşmelerin sürdüğünü belirtti. Ancak mevcut koşullar altında, bu tür yüksek gümrük vergilerinin iki ülke arasındaki ticari işbirliğini zora sokacağı ve karşılıklı ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebileceği aşikar.
Özetle, ABD’nin Hindistan’dan ithal edilen ürünlere uyguladığı %25’lik yeni gümrük vergisi, iki ülke arasındaki ticaretin doğasını değiştirebilecek önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Bu karar, hem Hindistan’ın ihracat potansiyelini kısıtlayabilir hem de ABD’de tüketici fiyatlarında artışa neden olabilir. Aynı zamanda teknoloji sektöründe üretim ve tedarik zincirlerinde yeni dinamiklerin oluşmasına yol açarak, küresel ticaretin yeniden şekillenmesine zemin hazırlayabilir. Önümüzdeki aylarda bu iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin nasıl evrileceği, küresel ekonomik dengeler açısından da yakından izlenmeye devam edecek.