TIME dergisi orta yaşa ulaşmadan kansere yakalanan dört kişinin hikayesinden yola çıkarak, bilim dünyasının gençler arasında son yıllarda artan kanser vakalarının sebeplerini araştırdığını yazdı:
Kanser konusunda çalışan araştırmacılar son dönemde dünyanın dört bir yanındaki gençlerin endişe verici derecede yüksek oranlarda birçok farklı kanser türüne yakalandığını tespit etti. Kate Middleton, Chad-wick Boseman, Dwyane Wade ve Olivia Munn gibi ünlülerin ve tanınmış kişilerin teşhisleri konuya kitlesel bir dikkat çekerken, bilim insanları tıp mesleği dışındaki pek çok kişinin aklındaki bir soruyu yanıtlamak için yarışıyor: Tarihsel olarak bir yaşlılık hastalığı olan kanser neden giderek daha fazla sayıda insanı hayatlarının baharında vuruyor?
BMJ Oncology tıp dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmaya göre, küresel olarak, erken başlangıçlı kanserlerle (50 yaşından küçük hastaları etkileyenler) ilgili teşhis ve ölümler 1990’dan 2019’a kadar sırasıyla %79 ve %28 oranında arttı. ABD’de meme kanseri en yaygın erken başlangıçlı hastalık türü, ancak kolon, rektum, pankreas ve mide dahil olmak üzere sindirim organlarını etkileyen kanserlerdeki son artışlar bu yaş grubunda özellikle dramatik. Araştırmalara göre, günümüzün genç yetişkinlerine kolon kanseri teşhisi konma olasılığı 1950 civarında doğanlara kıyasla yaklaşık iki kat, rektum kanseri teşhisi konma olasılığı ise dört kat daha fazla.
Time dergisine bilgi veren uzmanlara göre gençlerdeki kanser vakalarındaki bu artışın birden çok ‘olağan şüphelisi’ var. Bazıları vakalarda görülen yükselmenin yeni ve sofistike teşhis araçlarıyla kanserin çok erken aşamalarda tespit edilebilmesine bağlıyor.
Sigarayı mahkûm etmek 40 yıl sürdü
Ancak bu, bilim insanlarının hâlâ anlamaya çalıştıkları daha karmaşık bir faktörler ağının sadece bir parçası. Veriler, modern yaşamın bazı unsurlarının -ya da belki de unsurlarının kombinasyonunun- giderek daha genç yetişkinleri hasta ettiğini gösteriyor. Ve şu anda kimse bunun ne olduğundan emin değil.
Sigaranın kansere yol açtığı konusunda kesin hükmü vermenin 40 yıl sürdüğü düşünüldüğünde gençleri neyin/nelerin kanser yaptığı konusunda da emin olmamız için belki de önümüzde yıllar var. Ancak bunların neler olabileceğine dair teoriler hiç de az değil.
Birçok bilim insanı, ultra işlenmiş gıdalar, kırmızı et ve alkol gibi potansiyel olarak kanserojen ürünlere ağırlık veren modern diyetlere işaret ediyor ve bir başka kanser risk faktörü olan obeziteyi suçlu gösteriyor. Yediğimiz gıdalar, sindirim sisteminde yaşayan ve genel sağlıkla bağlantılı görünen mikrop kolonisi olan bağırsak mikrobiyomunu da etkileyebilir. Diyet yoluyla bağırsak mikrobiyomunda meydana gelen değişiklikler ya da antibiyotik gibi ilaçlara maruz kalma da söz konusu olabilir.

Diğer araştırmacılar ise çevreyi kirleten, gıda ve su kaynaklarımıza sızan mikroplastikleri suçluyor. 2024 yılında yapılan bir araştırmaya göre bunlardan bazıları kanser hastalarının tümörlerinde bile görüldü. Kozmetik ürünlerden gıda ambalajlarına kadar her şeyin birçok araştırmacının güvenli olduğuna ikna olmadığı maddeler içerdiği göz önüne alındığında, diğer çevresel faktörler de sorumlu olabilir.