Gezi Parkı’nın 12. Yıl Dönümünde İstanbul’da Gerçekleşen Anma Töreni ve Polis Operasyonu
Gezi Parkı eylemlerinin üzerinden tam 12 yıl geçerken, bu anlamlı gün vesilesiyle Beyoğlu’nda düzenlenen anma töreni sonrası güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen geniş çaplı gözaltı operasyonları dikkat çekti. Toplamda 87 kişi, çeşitli iddialar ve suçlamalarla gözaltına alındı. Bu olay, Türkiye’nin en önemli demokratik gösterilerinden biri olan Gezi Parkı Direnişi’nin anısına düzenlenen etkinliklerin ne denli dikkat çektiğini ve polis müdahalesinin sertliğini gözler önüne serdi.
Mis Sokak’ta toplanan kalabalık, Gezi’de hayatını kaybeden toplam sekiz kişiyi anmak amacıyla sessiz bir şekilde saygı duruşunda bulundu. Taksim Dayanışması’nın organize ettiği bu etkinlik sırasında katılımcılar, çeşitli siyasi parti temsilcileri, sendika ve sivil toplum kuruluşlarının üyeleriyle birlikte bir araya geldi. Ortak açıklamayı okuyan DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu, yaptığı konuşmada, geçtiğimiz ay yaşamını yitiren Sırrı Süreyya Önder’i anarken, aynı zamanda Gezi davası kapsamında tutuklu bulunan diğer isimleri de anımsattı.
Arslanoğlu’nun açıklamasında şu ifadeler öne çıktı: “Gezi Parkı ve Taksim yayalaştırma projesine karşı mücadele eden Mimarlar Odası adına davayı açan avukat Can Atalay’a, aynı davanın takipçisi olan Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman’a, çekimi yapılmamış bir filmin senaryosundan dolayı yargılanan Çiğdem Mater’e ve milyonlarca insandan biri olan Mine Özerden’e örgüt üyeliği suçlamasıyla 18’er yıl hapis cezası verilmiş olması büyük bir adaletsizliktir. Ayrıca, Gezi sırasında yardım amacıyla masa, sandalye ve poğaça börek dağıtan insanların yanısıra, dünyanın en naif insanlarından Osman Kavala’ya, herhangi bir delil veya tanık göstermeksizin, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi, hukuki süreçteki ciddi sorunların bir göstergesidir.”
Anma töreninden önce, İstiklal Caddesi’ne çıkan bütün sokaklar neredeyse tamamen kapatıldı. Taksim ve Şişhane metro istasyonlarında, İstanbul Valiliği tarafından alınan kararlar doğrultusunda ulaşım sağlıklı biçimde yürütülemedi. Bu önlemler, Taksim çevresinde adeta sıkıyönetim uygulaması görüntüsü yarattı ve halkın özgürce etkinliklere katılımını engellemeyi amaçladı.
Arslanoğlu, yaptığı açıklamada, bu sıkı güvenlik önlemlerinin, özellikle Gezi olaylarının sembolü haline gelen Taksim Meydanı çevresinde adeta bir “sıkıyönetim” atmosferi yarattığını belirtti. Anma sırasında, Gezi’de hayatını kaybedenler, özellikle Berkin Elvan ve diğer kurbanlar, saygı duruşuyla anıldı. Bu sırada bazı katılımcılar “Katil devlet hesap verecek” sloganı attıysa da, polis tarafından bu sloganların yüksek sesle söylenmemesi yönünde uyarılar yapıldı.
Grup üyeleri, anmaya devam ederken polis, ani bir kararla Mis Sokak ve Tarlabaşı bölgesinde toplanan kalabalıkları ablukaya aldı. Bu operasyon sırasında, çağdaş hukukçuların ve sivil toplum temsilcilerinin oluşturduğu ÇHD (Çağdaş Hukukçular Derneği), gözaltına alınan 87 kişinin isimlerini kamuoyuyla paylaştı. Ayrıca, gözaltına alınan kişilerin sağlık, hak ve güvenlik haklarının korunması için, Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü’ne ulaşmak isteyen avukatlara polis tarafından barikatlar ve engeller konulduğu bildirildi. Bu olaylar, Türkiye’de demokrasi ve ifade özgürlüğü konularında ciddi endişeleri yeniden gündeme getirdi.